KALEMİN İÇİNDEKİ SANAT
Hayallerinin peşinden giderek, içindeki sanatı kalem grafitini yontarak ortaya koyan Nihat Özcan, eserleriyle görenleri hayran bırakıyor. Mikro heykelleri için çok detaylı bir araştırma süreci geçirdiğini belirten Özcan, her bir kalemin dilini çözenin sanatına yeni bir boyut kazandırdığını da ifade etti.
Sizi tanıyabilir miyiz?
İstanbul’da doğdum, ailem Bulgaristan göçmenidir. İşletme bölümü son sınıf öğrencisiyim. 32 yaşında, 2 kız çocuk babasıyım. Tam zamanlı bir işim mevcut, genelde hafta sonu gece yarılarında da 1-2 saatlik periyotlarla sanatla ilgilenmekteyim.
Heykeltıraşlık kariyeriniz nasıl başladı?
Hobi niyetiyle özel bir uğraş arayışı içerisinde olduğum bir dönemde, şans eseri karşıma çıkan bir eser fotoğrafı üzerine, kurşun kalem ucundaki heykeller üzerine dünya çapında aylar süren derinlemesine bir araştırma dönemi geçirdim. Sanat üzerine hiçbir akademik eğitimim ya da aldığım herhangi bir heykeltıraşlık, özel ders vs. eğitim bulunmuyor. Tamamen isteğim üzerine merakla, deneme yanılma yöntemi ile bu sanat akımının inceliklerini çok zor koşullar altında, tırnaklarımla kazıyarak deneyimleyip keşfettim. Her geçen gün de kendimi geliştirmeye devam etmekteyim.
Kurşun kalem grafiti ile çalışmaya ne zaman başladınız? Bu alanda ilginizi çeken ne oldu?
Bu özel sanat akımı üzerine çalışmalarımı 4 yıldır devam ettiriyorum. Sıfırın altından başlayarak profesyonel olma yolunda hızla ilerliyorum. Örnek gördüğüm eserin mikro ölçülerde bir alanda, minyatür olarak çok zor görünmesi eşliğinde malzemenin basit bir kurşun kalemde, el emeği olarak yontulmuş oluşu beni cezbeden yanı oldu.
Ayrıca bu sanat akımını devam ettirebilmek için çok iyi şekilde yoğunlaşmak, dikkatli, sabırlı ve özverili olmak kaçınılmaz. Bu sanat uğraşım ile aslında aradığım benliğimi keşfetmiş ve sanat ile olan manevi, ruhani bağımı hissederek her geçen gün o lezzet ile aslında daha fazla birbirimize bağlanmış bulunuyoruz. İnsanın özel bir alanda kendini keşfetmesi, yeni bir başlangıçla tanımlaması, belki de sınırlarını zorlaması uçsuz bucaksız bir keşif yolculuğu tadında sürükleyici bir yol. Benim de sanata bu yoldan dâhil olarak yürümeye başlamam ilgi ve alakamı etkilerken bir yandan da çok kuvvetli bir tutku ile uyanmamı sağladı.
Deneme sürecinde bir hayli taslak yaptığınızı düşünüyoruz. “Evet, bu oldu!” dediğiniz ilk çalışma neydi?
Yolun başında ne olacak, nereye varacak tarafında hiç bilgim yoktu, kalemin grafitini yontarak hayal gücümü kullanıp el becerisi eşliğinde figür ortaya çıktığı anda çok büyük bir mutluluk hissetmiş ve aşırı keyif almaya başlamıştım. Tabi bir kalem ucundan bir figür çıkartmaya çalışarak kurşun kalemler ve renkli boya kalemleriyle yeniden tanışmış oldum. Araba kullanmayı öğrenmek gibi çok narin ve hassas püf noktalar mevcut. Denemeler dönemimde yüzlerce kalemi heba ederken her yeni adımda bir öncekinde yaşadığım hataları adım adım çürütmeyi keşfediyordum. Yeni bir hata daha eksik olsun diye aslında hedefe giden yolda kararlılıkla, sabırla savaşmayı öğrendim. Ve asla pes etmeden devam ediyorum. Bazı eserlerimin atölye sürecinde bütünün üzerindeki küçük bir detayı yontabilmek adına 4-5 defa kırıldıktan sonra her seferinde yeni bir kalemle sıfırdan başlamak; tabi bu 4-5 kez kırılması demek ortalama 2-4 ay çalışmayı heba etmekle eş değerdedir. Her çalışmamda sürekli daha zoruna, daha riskli ve detaylısına yöneliyorum. İlk çalışmamdan söz edecek olursam İstanbul’un tarihi dokusundan hala günümüzde ayakta kalmayı başaran Galata Kulesinin 2 boyutlu çok basit bir siluetini yontmuştum, o eserimin ortaya çıkması sanırım 1,5-2 ay kadar zamanımı almıştı.
Her objenin mikro heykeli yapılabilir mi?
Kesinlikle evet, formundan kaynaklı birebir aynısı olmasa da bir şekilde yorumlayarak çok yakın bir halini yontmak mümkün. Ayrıca şunu savunuyorum, üretkenlik güdülerimle artık bilinen objelerin yontulması yanında, hayal gücüme dayalı doğaçlama eserlerim de mevcuttur. Hatta daha da ileriye götürüp bir fikri, bir duyguyu, soyut bir hali bile somutlaştırabildiğimi söyleyebilirim.
Bir eseri tamamlamanız ne kadar süre alıyor?
Bu süreç her eserim için farklı dönemler, akış hikâyeleri içeriyor. Bıçak ile kalem bir araya gelmeden evvel tasarım tarafında bazen haftalar, bazen de aylarca hayaliyle, eskiz çizimleriyle üzerine çalışmalar yapıyorum. Eskiz çizimler sonrası figüre uygun kalem seçimi ile nereden nasıl başlamalıyım soruları akabinde kritik nokta tespitleri sonrasında ilk denemeler için adım atıyorum. Atölye sürecinde ise detaylı bir eserin üretimi bazen 1 ay ile 3 ay arasında oluşuyor. Çok özel bazı eserlerimin üretiminde 4-5 ay kadar çalıştığım zamanlar oluyor. Eserin üzerindeki detaylar sona yaklaştıkça, kesit şekillendikçe aslında yontmaktan da kaynaklanan kırılma riski artıyor. Bu durumda her yeni adım daha yavaş hareket ederek milimetrenin çok daha az miktarlarında eser üzerinden resmen toz kaldırarak çalışmak zorunda kalıyorum.
Kurşun kalemler kendi içinde çok çeşitleniyor. Özellikle tercih ettiğiniz bir kalem hangisi? Neden?
Kalemlerle yeniden tanışmamız sonrasında dünya çapında ciddi araştırmalar yaptım. Yerli yabancı çok fazla marka, model ve kesit şekli bulunuyor. Özel bir marka tercihim olmuyor. Deneyimlerim sonrasında kalemlerin HB, B, 2B olması (grafitin kimyası ile sertlik derecesi) benim için fark etmez halde. HB kalemlerdeki kömür en sert olanıdır, daha zor şekil alır, yumuşadıkça da daha kolay şekillendirilir fakat kırılma riski artar. Renkli boya kalemleri ise daha çok hamura benzer, çok basit kesilir, şekil alır fakat kurşun kalemlerden çok daha fazla kırılganlığa sahiptir. Profesyonel seviyeye ulaştığım için hangi sertlikte nerede ne yapacağımı ne hızda ilerleyeceğimi kelimelerle tarif edemeden benimsemiş haldeyim. Tercih tarafında etkili olan tek konu kararı alınan eserin hangi çap ya da kesit üzerine sığacağı; daha güzel görüneceği kısmıyla ilgilidir.
En son sevgili İzel Rozental için bir çalışma yaptınız. Bu hikâyeden bahseder misiniz?
İzel hoca çok özel bir sanatçımızdır, karikatürist kimliğinin yanında yazarlığının olarak ülkemizde nitelikli bir konuma sahiptir. Çırağan Sarayında Kasım ayı başında gerçekleşen “Penfest 2019” kalem festivalinde etkinliğe beni de davet ederek misafir bir katılımcı olmam talep edilmişti. Gerçekleşen etkinlikte standımı ziyaret ederek eserlerimi yakından inceleyen İzel hoca büyük bir beğeni ve ilgi ile kendi tutkularından birisi olan dolma kalem üzerine tarafıma kurşun kalemin ucunda dolma kalem ucu heykelimin olup olmadığını sormuştu. Aslında etkinliğe katılmadan evvel aklımda olan çalışmalardan biriydi, kalem ucunda divit ucu işleyecektim fakat yoğun programımdan kaynaklı bu hayalimi gerçekleştirememiştim. Sevgili İzel hocamın talebi ile birlikte etkinlik sonrasında aklımdaki bu fikri hemen ön plana çekerek doğaçlama bir halde kurşun kalemin ucunda dolma kalem ucu işleyerek İzel Hocamla görsellerini paylaştım. Kendisi eserimi çok beğenerek hemen satın almış oldu ve planladığı gibi sonraki hafta Fransa / Strasbourg ziyaretiyle yakın dostu olan dünyaca üncü çizer, karikatürist Jean Plantureux, Plantu’ya eserimi elleriyle teslim ederek hediyesini takdim etti. Plantu’dan gelen güzel yorumlar ile çok fazla beğeni kazanmış oldum. Eserimle birlikte yan yana fotoğrafları da elime ulaştı. Böyle özel bir dostluğa eserimle eşlik edebilmek, bu kıymetli sanatçılardan beğeni alabilmek benim için çok büyük bir mutluluk ve gurur kaynağı oldu.
Hedefleriniz nelerdir?
Hayata geçirmek istediğim pek çok planım var. Eserlerimle ülkemizi dünya çapında tanıtmak, temsil etmek ve eşsiz projelere imza atmak istiyorum. Bu özel sanat akımı üzerine deneyimlerimi gençlerimizle de paylaşarak sanata olan ilgilerini arttırmak; uğraşlarım çerçevesinde insanın doğasını dengeleyen birçok manevi duygularla onları tanıştırmak istiyorum. Hedeflerime ulaşabilmem için her sanatçının olduğu gibi maddi manevi desteklere ihtiyaç duyuyorum. Maalesef ülkemizde sanata olan destek, olması gerekenin çok altında. İlgili kurumların, kuruluşların ve hatta özel şirketlerin bile sosyal sorumluluk alanlarında sanata ilgi ve destek vereni oldukça az. Destek veren örnek birkaç kurum olduğunu biliyorum, onlarla temaslarımız da bulunuyor fakat daha ciddi boyutlarda herkesin duyarlı olması gerekiyor. Sanat çok özel bir dildir, kurşun gibidir, delip geçemeyeceği atmosfer yoktur. Fakat şu an ki hedeflerimden birisi de sanatımı devam ettirmek için yeterince destek göremediği den uygun bir fırsat olursa, yabancı bir ülkeye başvuru yaparak destek talep etmek ve üzülerek kalıcı bir şekilde ülkemden ayrılmak olacaktır. Çok fazla ülkeden, yetkililerden olumlu yanıtlar geleceğine inanıyorum. Ülkemde kalıp kendi öz kaynaklarımla direnmeye çalışıyorum ama destek almadan devam edebilmek maalesef çok uzun soluklu olmayacaktır.